Sportif Direktörlük Gerçeği
Futbolun beşiği gibi, sportif direktörlüğün beşiği de İngiltere.. Ülkemize Aykut Kocaman ile giriş yapan bu futbol teriminin altı ne kadar dolu? .. Sportif direktörlüğün yetki alanları, hala amatörce yürütülen Türk futbolunun dokusuna ne kadar uygun ?Yani sportif direktör kendini hangi kulvarda görmeli, bir yönetici mi yoksa bir teknik adam mı?Leciester City’in eski sportif direktörü Dave Basset görev tanımını şu şekilde yapmış; “Sportif direktör bir "tampon"dur. Futbol takımıyla ilgili yönetime hesabı veren kişidir. Öte yandan da teknik direktörü asiste etmekle yükümlüdür. Futbolla ilgili deneyimlerini hem teknik direktörle hem de yönetimle paylaşır. Ancak özellikle yönetimle paylaşır çünkü kulüp yöneticilerinin bu tür deneyimleri yoktur.”
Türkiye’de hemen hemen herkes futboldan bir şekilde anlıyor. Futboldan çok iyi anladığını sanan , hatrı sayılır ekonomik imkanlara sahip olan ve bunu bir popülarite aracı olarak kullanmak isteyen bir kısım kişiler, yaşadıkları şehirlerin futbol kulüplerinde yönetici pozisyonundalar. Bu kişiler zaman zaman idman sahasında , yedek kulübesinde, ya da soyunma odasında boy gösteriyor. 12. adam psikolojisi onları bir türlü terk etmiyor. Yakın olmayı, yanıbaşında olmayı başarıda pay sahibi olmak gibi görüyor. Halbuki bu işler gelişmiş ülkelerde farklı cereyan ediyor. Tugay Kerimoğlu Blackburn Rovers formasını giydiği 8 sene boyunca kulüp başkanı ile 2 defa karşılaştığını söylüyor. Artık durumu varın siz anlayın..
Bu düşüncelerden yola çıkıldığında sportif direktörlüğün, aslında futbolculardan çok yöneticilere hocalık yapan bir pozisyonu olduğu anlaşılıyor. Galatasaray’da UEFA kupasını kaldırmanın gururunu, Beşiktaş’ta ise 100 yıl şampiyonluk sevincini yaşamış Ahmet Yıldırım Mersin İdmanyurdu’da geçmişte bu görevi üstlenmişti.. Futbol hayatının son dönemlerini yaşarken bir anda kendini Bank Asya liginde oynayan bir takımın sportif yöneticisi olarak bulan Yıldırım, bu devşirme sistemin dişlileri arasında varolma mücadelesi verdi. Ülkemizde mayası tutmayan bu sistem, henüz futbol sahalarında akıttığı teri kurumayan ve yöneticilik tecrübesi olmayan biriyle yürütülmek istenirse elbette arızalar olacaktır. Bakın Ahmet Yıldırım’ın takım arkadaşı, tartışmasız ülkemize gelen en büyük futbolcu olan George Hagi, Galatasaray’ı saha içinde mükemmel yönetiyordu. Fakat aynı Hagi futbolu bıraktıktan sonra apar topar hocası olduğu Romanya Milli Takımıyla adeta hüsran yaşadı bir teknik direktör olarak. Ahmet Yıldırım bir şekilde futbolun içinde kendine yer bulacak hamlelerden birini yapmış ve ne olduğunu anlayamamıştır.Yani Ahmet Yıldırım’ın yöneticilikteki staj dönemini Bank Asya liginde zirve hedefi olan bir takımda geçirmesi ve bu dönemden başarıyla çıkması oldukça zor gözükmüştü..Beklenen de olmuştu.Bu dönemde denemek istediği teknik direktörlükte nereye geldiği ise tartışma konusudur.Körfezde yaşadığı başarısızlık bunun kanıtıdır!!
Sportif direktör sadece sahadaki değil saha dışındaki bilgi, beceri ve deneyimleriyle de teknik direktörüne ve yönetimine katkı sağlayan, sözü geçen, otoritesi olan kişilerden seçilmeli. Bugün kendini süper ligde teknik direktör olarak ispatlamış olsa bile Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’ye sportif direktör olması ahde vefa duygularının ağır bastığı bir hamledir. Yoksa Daum’un sportif anlamda Kocaman’dan öğreneceği pek bir şey yoktur, Serhat Güller’in, Ahmet Yıldırım’dan öğreneceği pek bir şey olmadığı gibi...
Yönetici ve teknik heyet eğer bir konuda karşı karşıya gelmişse, Dave Basset’in deyimiyle Sportif direktörlük “iki arada bir derede kalmak”, “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” deyimlerinin gölgesinde yaşanan yıpratıcı bir görev, ağır bir sorumluluktur.Futbolcu eskileri bir şekilde bu sektörleşmiş yapının içinde gerek kulüplerde, gerek medya da kendilerine bir yer bulabiliyor, ama adımlarını hızlı atanlar için başlamadan biten serüvenler de var.Bu ülkeye gelmiş geçmiş en büyük kupayı kaldıran biri olarak Ahmet Yıldırım 2.lig den istediği çıkışı bulamadan gitmiş midir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder